Kayıtlar

Ağustos, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bilimsel Açıdan Tanrı, Bilim Dini, Kültürel Ateizm

Resim
       Daha önce sonsuz evren teorisini ve Godel'sin normallik(ortalama değer) ilkesi ile çelişkiye düşmesini (Çoklu Evren Soytarılığı) başlıklı yazımda yüzeysel bir şekilde  değinmiştim.  Bkz: https://amolelon.blogspot.com/2023/08/coklu-evren-soytarlg.html .      M addenin tabiatına dair oldukça açık temel ilkelere sahibiz.      Termodinamik 1:  Enerjinin korunumu  yasası, yalıtılmış bir sistemdeki toplam enerjinin  değişmeyeceğini söyler. Enerji ne yok edilebilir ne de yoktan var edilebilir, ama enerji türü değişebilir. (Wikipedia)      Bu en temel ilkeden yola çıkarak maddenin kendi kendini var edemeyeceğine değinmiştik.      Bu bile tek başına yeterli olmakla beraber tanrının varlığına buna ek bilimsel argümanlar da getirebiliriz. Nasıl mantığımız bizi olasılıklar dengesinin ağır bastığı yönde bir inanışa sürüklerse, ayakları en yere basan ucu açık önermenin geçici doğruluğu...

Milli Bilinç ve Eğitim

  Bir kavmin millet olabilmesi için kültürünü sahiplenmesi gerekir. Sahiplenmek için sevmek, sevmek için de bilmek zaruridir. Bilmek eğitimin bir sonucu olduğu için eğitim kurumlarının objektif değil milli bilince hizmet edecek şekilde tanzim edilmiş bir müfredatla oluşturulmalıdır. Mazideki mümtaz zaferlerin, kahramanların, muvaffakiyetlerin genç zihinlere çok erken yaşlarda kazınması gerekir. Bu bağlamda çoklu kültürlerin bir arada yaşadığı medeniyetlerde farklı milli duygular o medeniyetin kendisine mütemadiyen tehdit oluşturmaktadır. Bu farklılıklar en başta sessiz, ölü bir yığın gibi gözükseler de otoritenin acziyet gösterdiği ilk fırsatta adeta uyanırlar ve geleneğin getirdiği güçle isyan bayrağını çekerler. Örnekleri tarihte bir çok kere tekerrür etmiştir ve çokça imparatorlukların yıkılması bu sebepledir. Devletin varlığına tehdit oluşturan hiçbir gerekçe meşru değildir.Çoklu milletlerden oluşan devletlerin egemen gücü içinde bulundurdukları azınlıkların çocuklarını ilkokul...

Elveda / Şiir

  Nurdan, beladan bir nar al-ma göğsümde Ok bakışlarına kan çanağı ufukların Mahçup düşüyor taş bayırlarda biten ot Her gün yeşerecek daha da filizlenecek Bilmezmiş gibi elbet bu kafes delinecek O zaman sonbaharda ıslak ağaçlar gibi O zaman sade ten, kuru topraklar gibi O zaman bağıraşan mavi şimşekler gibi O zaman sanki ıssız, sessiz feryatlar gibi O zaman dudaklarımda titrek bir an kalmış Bakışlarım sana, kravatım tavana mıhlanmış.

Ah / Şiir

Tüm dizeler benim olsa olamam sana yanaşık Alev alsam tutuşsam olsam cihana ışık Gormez ya o gözlerin kapaklarına yapışık Olsa da halim komik, acınası karışık Sen hep bana maşuk ben hep sana aşık

Neden İzdivaç Etmeli?

       Modern çağın bazı kurbanları çocuk sahibi olmamanın boşluğunu kedi besleyerek doldurabileceği konusunda kendi kendilerini telkin etme çabası içerisindeler.      Varlıklı bir kimse olduğunuzu ve 50 yaşına geldiğinizi varsayalım. Eve geliyorsunuz, evrak çantanızı kenara koyuyorsunuz ve bu eylem evinizin köşelerinde yankılar yaratıyor. Eviniz sessiz ve soğuk. Dönüp geçmişe baktığınızda hayatınızı birkaç tonluk beton ve nispeten güçlü bir dizel motor için harcamış olmak sizi kuvvetle muhtemel tedricen yıpratacaktır. Hem sahip olduğunuz materyaller anlamını zamanla yitirecektir hem de sizden sonrasına size dair pek bir şey bırakamayacaksınız çocuk gibi. Çocuk biraz da insanda ebediyet hissi yaratır ve ilerleyen yaşlarda amaç haline gelir. Zaman ilerledikçe ailenin kişi için önemi tartışılmaz olarak artar. Dolayısıyla geç yaşlarda aile olmadan yaşamanın çok çorak bir hayat olduğunu söyleyebiliriz.     Bir başka açıdan meseleye yaklaşaca...

Seküler Hocaya Mektuplar

      Sekülerleşme kavramı 19. yy da aydınlanma ile birlikte rasyonelleşmenin, şehirleşmenin, bilimsel gelişmelerin hat safaya ulaşmasıyla beraber dinin ve diğer metafiziksel öğelerin bireylerin ve toplumların vicdanlarından kendiliğinden kalkacağını ön gören bir futuristik teoridir. Tanım olarak "Sekülerizm; toplumda ahiretten ve diğer dinî, ruhani meselelerden ziyade dünya hayatına odaklanılması yönündeki hareket" şeklinde sosyolojik terminolojide yerini almıştır. Sekülerizmin çıkışı Avrupanın kendini kilisenin taassubundan kurtarmak için verdiği çok güçlü, birikmiş, sert bir aklileştirme tepkisidir. Bu tepkinin oluşumu kilisenin baskılarıyla insanların mantıklarına ket vurmalarıyla, korkutmalarıyla, susturmalarıyla ve ortadan kaldırmalarıyla dövülmüş 1000 yıllık bir öfkeye ve baş kaldırışa dayanır. Bu mesele bir siyasal mesele olmasından ziyade bir aklileştirme meselesidir ve ilahi olan ile bağların askeri seviyeye indirilmesine dayanır. Fransız ihtilalinde kendini en ...

Kaderin Üzerinde Bir Kader

Gözümüzün önünde büyük bir hazine olduğunda göremeyiz onları. Neden? Çünkü insanlar hazinelere inanmaz. Oysaki bir kum tanesi yeter mutlu olmak için çünkü onun için milyonlarca yıl terlemiştir evren. Bir çakıl taşı için bir evren var olmak zorundadır. Sevgiliyi aramak için bir gülümseme yeterlidir. Bir gülümseme için bütün bir hayat var olmuştur. Hayat nasıl metafizikse, insan da bütünüyle sorudur. Beyhude çabalar sonu toprağı beslemek olsa alın-yazın, anlamadığın bir mesajsındır belki. Her olan mükemmel plan etrafında şekillenir. Her insan bilmeden tarihin baş rolüdür ve her şey tek ve bir şeydir. Biliyorum çünkü kalbimi dinliyorum, kalbimi dinliyorum çünkü benimle konuşuyor, konuşuyor çünkü aşık. Her yeni gün kendisiyle birlikte ebediyeti getiriyor ve bu yüzden korkmuyorum ölümden. Bana geldiğinde sarılacağım ona ve tahta atıma atlayıp gideceğim bu diyardan.  Sevgiliye...

Karanlık

       Uykusuz bir gecenin verdiği elemin acı tadını damaktan atmak ne büyük ve meşakkatli gerektiren bir hadisedir Rabbin uykusuz kulları çok iyi bilirler. Işıkların sönmesini takiben yatağa uzanıp, o uzun bekleyiş esnasında kişinin kendi zihniyle verdiği mücadele ve beraberinde meydana getirdiği hercümercin tahribatıyla yorulan zihnin, göz kapaklarını şaha kaldırmaktaki  tahakkümünde başarı sağlamış olduğu bir günün gecesi yazıyorum bu satırları ve içimdekileri bir bir ispiyonluyorum kağıtlara. Haricide nerden geldiği meçhul seslere kulak kabartıyorum bu gece de lakin yine de huzura vuslat olamıyorum. Gözlerimi açmak zorunda bırakan zihnimi ve nefsimi tavana derunu büyük bakışlar atarak oyalamaya çalışıyorum ama nafile. Gözlerim odadaki eşyalara ilişiyor ve sanki onların da gözlerini benden kaçırdıklarını seziyorum. Ne duyuyorlar ne de görüyorlar. Tabii bir durum olsa da şaşıyorum bu hallerine. Asli olanın benim karanlığa hayranlığım ve usanmışlığım olduğu kan...

Aşkın Metafiziği

       Aşk tabiatın insan oğluna vermiş olduğu bir içgüdü, böceklerden bizlere akraba bir duygudur. Bu güdünün gözettiği yegane şey türün çıkarlarıdır.         Bir erkek ile bir kadın arasındaki aşkta esas olan doğurganlık yani meydana gelecek olan çocuktur. Türün devamlılığının esas alındığı bu içgüdüsel olguda erkeğin gözettiği temel nitelikler : 1- Adet görebilme 2-Sağlık 3-Kemik ve beden yapısı 4-Belli bir tombulluk      Kadının gözettikleri kesin olarak belirlenemese de temel olarak bunlar gösterile bilir: 1-Cesaret ve irade 2-Sakal ve tüy gibi erkeksi özellikler 3-Geniş omuzlar, dar kalçalar     Bunlara mukabil kadın ve erkek fertlerden herhangi birinin sahip olduğu bir kusuru telafi edecek düzeyde karşı tarafın bu niteliğe sahip olması da bu içgüdüyü besler. Bu durum bazı zıtlıkların birbirini çekmesine sebep olur. Bunun temelinde mümkün olan en iyi cenini hayata getirme güdüsü yatar.     İzahını yapm...

Otobüsler ve Tefekkürler

     Otobüs seyahatlerini büyülü olması pek kuvvetle muhtemel. Duş da buna dahil edilebilir. Ne vakit bu ikisinden birinde bulunsam yansıma, optik, evren, pozitivizm, materyalist determinizm ... minvalinden bir çok meselelere balıklama dalmış ve derununda kaybolmuş halde buluyorum kendimi. Saat 14.41 30M ağzına kadar dolu neyse ki oturuyorum. 50 yaş üstü amcalar iştahlı bir aslan edasıyla gençlerin gözlerine bakıyorlar tedricen de emellerinde hatırı sayılır bir muvaffakiyet elde etmiş durumdalar. Gözlerimi kapatıp kalabalıkları yüksek bir irtifadan izlerken kendi kendime "nereye gidiyor bütün bu insanlar" diye sormadan edemiyorum. Evet. Hepsi bir düzene tabiler. Kapitalizm evimize ekmeği bırakıp "yarına kadar bitsin ha" diye de tembihleyen o babacan emice. Şimdi bu sevimli nüktedan amcamızı ; eli tırpanlı, üstünde kara bir pelerin, insan anatomisinden yalnızda belden aşağıda sınıfta kalmış, yerden belli bir miktar yüksekte, ardında siyah gölgeler bırakarak süzülen ...

Ontoloji ve Güğüm

Resim
Görmüş olduğunuz ilkel gibi duran fakat aksine derununda çeşitli mekanik sırlar bulunduran mütevazılığı ile aldatıcı 6. yüzyılda varoluş kaynağı olduğu düşünülen bazı kültürlerce şeytanın oyuncağı olduğuna inanılan “Güğüm”. Güğümün icadı karanlık tarihte ateşi bulan adamın karısına aittir. Ateş bulunduktan sonra kendisine mühendislik meziyetleri bahşedilen ve düşünüp çalışıp, ağlamaktan nasibini oldukça almış hanfendi “aşhlyqlwywlyw” : “Ola habu suyi naşi kaynatacağuk?” (Bu suyu nasıl kaynatabiliriz?) sorusundan yola çıkarak, azmi ve demir bileğiyle böyle bir sonuca ulaşmış. La ateş devrine ne oldu gibi sorularla yanlışımı bulduğunu düşünen arkadaşlara pek kulak kabartmayacağım, nihayetinde her haklı davamı da mahkemeye götüremem değil mi? İsterseniz suyunuzu kaynatabileceğiniz isterseniz konforlu olmasa da üstüne oturabileceğiniz dilerseniz ovarak cin çıkarabileceğiniz hayranlık verici bir yol arkadaşı, can dostu… Laf arasında cin pek de işbirlikçi olmayabiliyor. İlk yardımını istediğ...

Bir Demet Tariz

  Sayın kardeşlerim, değerli arkadaşlarım, sağdan ikinci sıradaki ölümsüzlük iksiri sarışın, kıymetli konuklar, edebiyat ve kültür bakanımız, kuşmerin muhtarı, amcasının facesinden giren Burak,  o fırtınada çırpınan beyaz yelken ellerinizle Hikintus fakirhanesine teşrif etmenizden muazzam bir kıvanç duymaktayız. Lakin hangi yüzle geldiğini bilmediğim, bir şekilde cesaret edip gelmiş kulağı küpeli, burnu delik arkadaşım çıkar o sakızı ağzından. Bugün burada olmamızın sebebi mensubu olduğum topluluğun kinini ve nefretini dile getirmek, ekmeğin kalbinden koparmış olduğumuz pamuk, nur topuna bir çorba kaşığı torku sürerek geçirdiğimiz şu gece yarılarında biraz dikkat çekebilmektir. Hem Araklılı ünlü düşünür Çatapat Ahmet’in de dediği gibi “Yalnızlık muhatap ister”. Gün geçmiyor ki bir gariplik daha yaşanmasın, gün geçmiyor ki bir gariplik yaşanmasa dahi insanoğlu kendi varoluşuna hayret etmesin. Geçen gene gidiyorum… ( &@);re gidiyorsun be adam). Duyamadım efendim. ( NERE GİDİ...