Notlar: Gizli Rekabet

    Güç, irade ve yükseliş vücut bulmuş gibi bakıyordu maskülen gözlerle daha henüz hayat verdiği tomurcuğa. İlk ödevi bütçeli bir tanrı olmaktı; insansılığı, kibri , vasatın az üstü zekasıyla çoğu tabiiliği feda ederken bu imajı korumak. Kibir dediğin şey, kendindeki yüceliğe septik yaklaşırken başkalarının sana bu değeri atfetmesini talep etmektir — yani daha başından hak etmemektir onu, neyse. Böylece sirtaki başlamış olur, birinin sürekli onay beklediği, ötekinin mütemadiyen hayran olunmak istediği, acınası i n s a n c a bir dans. Zamanla kimin d a h a i y i dans ettiği önem kazanmaya başlar ki asıl trajedi burada yatmaktadır. Düşük bütçeli tanrının envanteri daralırsa rolünü sürdürmek için artık üstten bakmalı, eleştirmeli ve aşağılamalı, statüko korunmalıdır, yediği kırbaçlara hiçbir anlam veremezken ufaklık. 

    Zaman zaman kendine dürüst olduğun vakitlerde belki de budur hissettiğin nefretin bir ya da büyük bir kısmı, bu yüzden sayesinde istifade ettiğin nimetlere karşı eylemlerinle değil de bir dilenci gibi teşekkür ediyor olarak buldun kendini. Şimdi sorman lazım kendine ne kadar seviyorsun o koca çınarı? Bir yazgıdır biraz ama miras da kalan bir yazgı. Ve iyice düşünmek gerekir berbat bir b a b a olmanın vebalini...

The Son of Man – René Magritte (1964)




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Notlar: Bir Zamanlar Sevdiklerim

Notlar: Soliptik Enaniyet

An