Notlar: Bir Zamanlar Sevdiklerim

 

Edvard Munch - The Scream

    Yüz vermeyin şu işve ve en basit zevklerin, ilgilerin peşinde her türlü erdemden yoksun, tüm hoyratlığıyla katlanılmaz şekilde kahkahalara boğulan, fikirlerinden de şüphe etmiyor anlaşılmaz şekilde besbelli her eylemini kendince meşru kıldığı şu kadın insanı. Tanıma zahmetine bile girmediği diğer insancıkları öldürme arzusunu ne güzel saklıyor pek yapmacık pek insanca, insanca tebessümlerinde. Hayranlık verici, hiyerarşiden bi haber şekilde polemiğe girmeye çalışıyor yukarıdan aşağıya bakarak. Ah senin kanında o kadar kölelik var ki.. Evet sen, koca göğüsleri ve uzun bacakları dışında aslında pek bir şeye hitap etmeyen insan, aslında senin de içten içe bildiğin üzere kimselerin kıymet vermediği, muhatap almadığı o düşüncelerini neden paylaşmıyorsun bizimle, daha y ü k s e k bir sesle?

    Hey yaşlı adam. Öyle imreniyoruz ki, öyle imreniyoruz ki ta ilk adımlarını attığında doğru olduğuna inandığın fikirlerinin etrafında dört dönüp her yerde onlara mesnet olacak delilcikler aramana, o esnada kaskatı kesilmiş zihnine de. O kadar kendinden emin, o kadar tereddütsüz ki saatlerce dinleyebilirim iskemlenin üzerine çıkıp verdiğin vaazı. İronik Tragedyana şahit oluyoruz, seni sürekli haklı çıkaran mistik altıncı hissine olan hayranlığını, ve hiç aksilik yaşamadan sürüp giden mükemmelliğinde seni biraz daha dinliyoruz, idare edebilmek için ama asla safdilliliğini yüzüne vurmak için değil. Şüphesizliğin, dolaysızlığın, ahmaklığın adeta boğuyor beni, ilk seni ö l d ü r m e l i y i m .

    Sevimli dostlarım. Artık yalnızca başımı önüme alıp düşünürken görüyorum sizleri, inceliksiz işlerde gereksiz oynaşlardasınız. Bir çoğunuz ölüm kokan mavi gömleklere hapsolurken bazınız koca bir makinanın dişli parçasına indirgedi kendisini. Gülerek veda etmek zorundaydık, işte sofraya oturduğumuzda aniden beliren tatlılığın muhtevasına vakıf olmak hali, vaadin yalnızca apansız dispepsin oluşunun farkındalığıydı beni hepinizsizliğe zorlayan, h a z ı m s ı z l ı k ve aniden beliren iğreti.

    Ve benim fikirlerim. Bazılarınız ne kadar yüce, bazılarınız ne kadar derin. Kaç üstadı kana bulamak zorunda kaldım bir bilseniz, kaç uzun geceler ve kaç amansız kavgalar verdim, şizofrenik kavgalar sırf yanmak, sırf doğurabilmek için. Eminim ateş için bazılarınızın boğazını kesmem gerekecek ama yine eminim bazınız hakikat olup çıkacaksınız günün birinde. Ama hep iyinin ve kötünün ötesinde. Geceler kadar soğuk, sessizlik kadar kayıtsız, ahlağın ötesinde. Ah benim aynı dili konuşup farklı bir halk olduran kimsesizlerim, anlaşılmamanın yetimliğini taşıdığınızı biliyorum ama biliyorum ki sizi asıl korkutan anlaşılmak basitliği olduğunu da. Şimdi yükselin, yükselin, yükselin ve aleve verin ne kadar uyanmak için bahane arayan uykusuz varsa. F e n a düşünceler. 

Ateşle Öpülen: Nietzsche’nin Vaftizi (AI Generated)


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Notlar: Soliptik Enaniyet

An