Erkekler İçin Evlilik Klavuzu

    Dinimizce de tasvip edilen sosyal, psikolojik, maddi, manevi anlamda yadsınamaz faydaları bulunan kutsal bir müessese. Herkes hayatının bir merhalesi olarak görür ve bazı hülyalara dalmamıza da sebebiyet verir. Darwinist anlamda yalnızca bir türün değil, bir milletin, bir kültürün ve bir fikrin de devamlılığı için esas ve şarttır. Tabiat da sizi bu serüvene çıkmaya zorlar ve teşvik eder. İstisnaları dışarıda bırakırsak her sağlıklı ve itikatlı birey için bir görev hükmündedir. Çoğu zaman kaçınılmaz olduğu bile söylenebilir.

    Daha önce başka bir yazımda da belirttiğim gibi kabile hayatında yaşanılan zamanlarda en büyük ceza hükümlerinden biri sürgündür. Sürgün ki ölümle eş değer bir yaptırımdır. Birey olarak yalnız bırakılınca barınma, yeme ve güvenlik zaruretleri tek bir sırta yüklenir ve çoğu zaman bu mücadelede tabiat üstün gelir. Kendinizi yağmur ormanlarında tek başına yaşamaya mahkum edilmiş olarak düşünün. Avlanmalı, ateş yakmalı, vahşi hayvanlarda korunmalı ve içilebilir suya erişim sağlamalısınız. Yalnızca suyu içilebilir hale getirmek doğada 4 saatlik mesai gerektiren bir iştir. Bütün bu yükümlülükler uzun vadede sürdürülebilir değildir. Küçük bir taş ayağınızda bir çizik bırakır. Bu çizik enfeksiyon kaparsa antibiyotik sentezleyemediğiniz takdirde oyun sizin için sona ermiştir. Bu durumun yüzyıllardır bu şekilde süre geldiğini göz önünde bulundurun. Evrimsel süreçte insanoğluna miras kalan bazı etkileri olması kaçınılmazdır. Günümüzde yapılan çalışmalar da tek başına yaşayan insanların ortalama yaşam sürelerinin 4-5 yıl daha az olduğunu gösteriyor. Yalnızlık insanda bazı hormonal dengesizlikler yaratır. Doğanın merhametsizce harcadığı yalnız atalarımızın hafızalarını taşımaktayız. Yalnız kaldığımızda ilkel beynimiz "Yavaş yavaş ölüyorsun" gibi telkinlerde bulunur. Vaziyetin yıpratıcılığı göz ardı edilemez haldedir. Somut argümanlar getirmediğim için belki maval okuyormuşum gibi gelebilir. Muhtelif çalışmalar literatürlerde mevcut. Lakin doğanın DNA'mızda yer verdiği bir hayatta kalma rehberine şu şekilde şahit olabilirsiniz: 100 adet fotoğrafı çok hızlı bir şekilde ,mesela  4 saniye içerisinde, önünüzden geçirildiği bir video izleyin. O fotoğraflarda örümcek ve yılanları çok rahat bir şekilde ayırt etmiş olacaksınız. Çünkü bu canlılar bir çok dedenizin canını daha önce almıştır. Yalnızlık depresyon ve anksiyete yaratır. Yaratmış olduğu tatminsizlik kişiyi gayri-meşru sahalarda teselli bunmaya teşvik edebilir. Kişi kendini denetleme gereği hissetmez. Bunun sonucunda kendini ihmal eder. Hayatının çoğunu tek başına yaşamış insanları göz önüne bir getirin, güzel kokmadıklarını görmek bile mümkündür.  "Yalnızın dostu şeytandır" mealinde hadisler de mevcuttur. Velhasıl kelam yalnızlık ölümcüldür.

    Peki nasıl bir eş bulmalı? Bu soru üzerinde daha çok erkek okuyucuya hitab eden bir anlatıda bulunabilirim. Tabi temel ilkelerden sathi anlamda bahis edeceğim lakin dişi bireyler için çok tatminkar bir yaklaşım olmayacaktır. Her şeyden önce birini çekici bulmak biyolojinin açıklama getirmek zorunda olduğu bir alandır. Dolayısıyla konuya ilk olarak bu açıdan yaklaşmak daha doğru olacaktır. Üremek arzusu türün devamlılığı için tür iradesinin birey üzerinde kendini göstermesinden kaynaklanır. Yok olmamanız için çiftleşme arzusuyla beraber programlanarak dünyaya geldiniz. Buradaki öznemiz siz değilsiniz, türün iradesinin buyruğuna uymak zorunda olduğunuzdan nesne statüsünde sayılıyoruz. Tür iradesinin de yegane önceliği çiftleşme sonunda meydana getirilecek bebektir. Dolayısıyla kişisel temayüllerinizin temelinde sağlıklı bir bebek getirmenin ilkeleri yatar, o istikamette yönlendirilirsiniz. Bu açıdan yaklaştığımızda temel olarak bir erkeğin bir dişide aradığı özellikler; iri göğüsler, dolgun kalçalar, belli bir tombulluk ve doğuma elverişli yaş aralığında olmak olarak özetlenebilir. Tahmin edeceğiniz üzere bu özelliklerin tümü doğurganlığa işaret eden emarelerden mütevellittir. Göğüsler süt ile beslenmeyi, kalçalar sağlıklı bir rahmi, hafif tombulluk gebelik sürecinde bebeğin yeterli besini alabilmesini temsil eder. Bir dişinin aradığı nitelikler ise; sakal, geniz omuzlar, dar kalçalar, kas kütlesi olarak özetlenebilir. Dişinin temel arayışı güç üzerinedir. Erkeğin gücünün himayesinde bir zarara uğramadan çocuğu büyütüp yetiştirmek ister. Bazı durumlarda erkek tarafının bir eksiğinin kadın tarafında bulunması bu yapbozu tamamlayacağı için iki taraf için bir çekim yaratmakta muktedirdir. Bu açıdan baktığınızda aslında hiç birbirine yakıştırmadığınız çiftlerin ne tür bir rızayla bir araya geldiklerini idrak edebilirsiniz. Öyle ki çok nitelikli bir erkeğin beş para etmez bir kadınla birlikteliği ancak bu şekilde anlam kazanır. Çocuk meydana geldiğinde türün iradesi gerçekleşmiştir ve artık bu birbirine benzemez ikiliye ihtiyacı kalmamıştır. Türün iradesi bunları bir kenara atar, kişiler kendilerini tahammül edilemez bir eşle baş başa  kalmış bulurlar ve artık bu evliliği devam ettirmenin bir lüzumu kalmamıştır. Yollar ayırılır. 

Erkekler yapısı gereği çok eşlidir. Seçici değillerdir. Bu önerme muhtelif bir çok deneyle desteklenmiştir. Misalen bir tanesini gösterek olursak kendilerine fotoğrafları gösterilen 100 erkek deneğe kadınların hangilerinin çekici bulunduğu sorulduğunda, %85'inin kabul edilebilir olduğunu söylemişlerdir. Fiziksel anlamda erkek için herhangi bir kadın çoğunlukla yeterince iyidir. Günde milyarlarca taze sperm üreten bir organizma için ince elemek bir zorunluluk değildir. Bu durum diğer canlı türleri için de böyledir. Erkekler çiftleşebildiği kadar çiftleşme eğilimindedir.


Kadınlar ise tam tersi şekilde seçicidirler. Bebeği kendi vücutlarında muhafaza ettikleri için en büyük sorumluluk dişilerin omuzundadır. Hata yapmak için pek bir aralıkları yoktur. Hipergamik davranırlar. Yani dişi birey çiftleşeceği erkeği kendi sosyal çevresinden statü ve güç olarak ilk %20'lik dilime ait olanlar arasından seçer. Üst paragrafta bahsi geçmiş deney kadın denekler tarafından yapıldığında böyle bir sonuç gözlenmiştir. Konuyla alakalı bir çok farklı çalışmada umuma açıktır. İki tarafında neleri gözettiğini yüzeysel de olsa özetlemiş olduk.


Yukarıda özetlenenlerden yola çıkarak bir erkek için ideal eş seçiminde yol göstermesi gereken kriterlere bakalım: 

İlk olarak Müslüman olmalıdır. İslam'ın içinde hiçbir kötülük yoktur. İslam'ın dışında da hiç bir iyilik yoktur. Dolayısıyla hayatınızı beraber geçirmek istediğiniz kadının dünya tasavvuru ve kırmızı çizgileri size yakın olmalı. İslam'ın dışında yaşayan bir mahluk önce düzeltilmek sonra alıştırılmak zorundadır. Bu da çok ciddi bir mesai getireceği ve mücadelenizin nihayetinde başarıya ulaşma garantisi de olmayacağından getirisinden daha çok ziyan ve meşakkate yol açacaktır. Zamanına ve mental sağlığına değer veren hiç kimse bu şekilde zararına bir alışverişe girmemelidir. 

İkinci olarak bakire olmalıdır. Bekaretin bacak arasında değil kafada olduğu  ya da bir çift zarın hiçbir anlam ifade etmediği gibi modern gerizekalılıklara sakın ha kulak asmayın! Belki ikinci kriter ilk kriterin bir alt kümesi gibi gözüküyor olabilir lakin insanlar günümüzde alkol alıp namaz kılmaktan pek imtina etmemektedirler. Bekaret dikkat edilmesi gereken bir husustur. Pandora'nın kutusu bir kere açılır ve sonrasında hiçbir şey eskisi gibi değildir artık. Allah'ın hükmü yeteri kadar açık ve kesin olmasına karşın duruma daha açıklık getirecek argümanlara burada değineceğim. Kendini birçok erkeğe sunmuş ve cinsel deneyim yaşamış bir kadın için bu tiksindirici, alçaltıcı etkileşim normal ve olağan bir hal almıştır. Kendini ulaşılabilir hale getirmiş her kadının talebi karşılanmıştır. Çünkü erkek çiftleşebildiği kadar çiftleşme eğilimindedir. Cinsel davet erkek için reddedilemez bir tekliftir ve reddedilmez. Çokça tecrübe yaşamış bir kadın için evlilik durağan ve sıkıcı bir hal alır. Durağanlık eski günlerin alışkanlıklarına dönüş için elverişli bir teşvik olmaya başlar. Kanser bir insanda bir kere nüksetti mi tekrar ortaya çıkması artık çok daha muhtemeldir. Bira karşılığında kendini erkeğin kollarına bırakmış bir yosma için hayatını ipoteklemek ve adamak eşine az rastlanır azamette bir enayiliktir. Gençlik yıllarını hayvani arzularının hizmetine sunmuş bir kaltak biraz durulmak için uygun bir beyinsiz arar. Kendisine zerre miktarda saygısı olan biri beyinsizliği kendisi için yakışık bir sıfat olarak almaz. Kadın sıkıcı bulduğu, erkekte saygı görmediği ve erkek yerine koyulmadığı bir evliliğin içinde kendini  bulur. İslam'ın dışına çıkarak kifaf-ı nefs etmek esasında kendi nefsine zarar vermek anlamına gelir. Meydana gelen çocuğun kime ait olduğu şüphelerine girmiyorum hele rahimde  bulunan eskilerin ölü spermlerinden hiç bahsetmiyorum bile. Şeriatde zina taşlanarak öldürülmek suretiyle cezalandırılır. Bu işin ciddiyetinin anlaşılmasında yeterince yardımcı olmuştur diye düşünüyorum. Bakire olmayan bir kadın ikinci eldir, kıymetini yitirmiştir ve 7 babanın tek çocuğu dejenere bir mahluk değilseniz de ilk tercihiniz değildir. 

Üçüncü olarak doğurgan olmalı. Evliliğin en nihai amacı üremektir. Alacağınız kadının fiziksel durumunun çocuğu gelişimi için bir tehdit teşkil etmediğinden emin olun. Çok zayıf ve madde kullanan kadınlardan uzak durun. 

Dördüncü olarak iyi bir anne olmalı. Çocuğu sağlıklı bir şekilde dünyaya getirmek işin yalnızca başı. Dünyaya geldikten sonra sorunsuz bir şekilde büyüyüp gelişmesini sağlamak gene en başta annenin mesuliyetidir. Kadının anlayışlı ve koruyucu olmasını gözetin. Bu hususta sana en çok yardımı dokunacak veri kadının annesinde saklıdır. Kayın valideniz özverili ve ilgili bir anne olmayı başarmışsa bu özelliklerinin kızında da bulunacağını varsayabilirsiniz. 

Beşinci olarak uysal ve itaatkar olmalı. Ana akım medyada feminist propagandalarla zehirlenmiş bir kadın en yumuşak tabirle çöptür. Feminizm çıkışı itibariyle sanayi devrimine denk gelir. Ardındaki asıl gaye İngiltere'de işçi açığını kapatabilmek için kadınların da iş hayatına teşvik edilmesini sağlamaktır. Yaygın Psyop'lardandır. Kadının yaradılışına zıt istikamette değer yargıları barındırır. Kadınların erkeklerle eşit oldukları vaazında bulunurlar ve kadınları erkekleştirirler. İş hayatında kendini paralamış kadınlar bir erkeğin hizmetinde olmamakla övünürler. Bunu patronlarının bütün emir ve talepleri için 7/24 çalışırken yaparlar. Buradaki tezatı görmekten de acizlerdir. Tabiatında erkek hayat mücadelesi verir kadın ise çocukları yetiştirir. Erkek mağaradan çıkıp dinazoru avlamıştır, kadın da omuzunda etli bir butla gelen erkeği kendisiyle ödüllendirir ve onun çocuklarını yetiştirir. Dış işleriyle erkek uğraşır, iç işleri kadının mesuliyetindedir. Bu pek tabii iş bölümü feministlerce hakir görülmüştür. Modern beyaz yakalı kadınlar da müstakil evlerinde alkol ve sigara eşliğinde sinir nöbetleri geçirerek ve ağlayarak ömürlerini ifa etmektedir. Yapılan çalışmalarda geleneksel aile yapısı içerisindeki kadınların daha mutlu olduklarını ortaya koymuştur. Tekrar belirtmekte fayda var: İslamin içinde hiçbir kötülük yoktur, İslam'ın dışında da hiç bir iyilik yoktur. Fazlaca mücadele vermiş kadının kortizol seviyesi yükselmiştir tahammülü azalmıştır. Hayatın sertleştirdiği bir kadının sivri köşelerini sönümlemek erkeğe düşüyorsa uysallık ve tahammül gibi dişil sıfatlar erkekte bulunmalıdır. O kimsenin ne kadar erkek olduğu tartışmaya açık hale gelir. En başta kadın bir erkekle beraber olduğunu hissetmez. Roller değişmiş ise tabiata zıt istikamette hareket edilmeye çalışılıyordur. Akıntıya karşı yüzerek şelaleyi yenemezsiniz. 8 saat çalışıp evden geldiğinizde sizi azarlayacak ve almış olduğunuz her kararı sorgulayarak problem çıkaracak bir kadına tahammül etmek uzun vadede sürdürülebilir değildir. Kadının uysal ve pozitif olması gerekir. Gökkuşağınız, meleğiniz olmalı. İyi olan her şeyi çağrıştırmalı. Değilse size bir başka erkekle evli olduğunuz haberini vermek zorundayım. Durum genetik olarak da böyledir. Çocuk bakımı, uysallık gibi kadına işe yarayacak bilgiler X kromozomunda depolanmıştır. Östrojen, LTH(yanlış hatırlıyor olabilirim) gibi hormonların salgılanmasını teşvik eden protein tarifleri burada bulunur. Y kromozomunda da erkeğe yardımcı olacak kas kütlesi ve saldırganlık eğilimleri kodlanmıştır. Ana tetikleyicisi testosterondur. 

Altıncı olarak olabildiğince genç olmalı. 25 yaşının üzerinde bir dişi organizmaya dönüp bakmayın bile. Uzak Doğuda 25 yaşındaki bir kadına evde kalmış gözüyle bakılır. Hâla! Bir kadının genç olması onunla yaşanılacak birliktelikte daha uzun bir döllenebilme aralığı sunar. Genç kadın daha uysal olur. Adaptasyon yeteneği daha gelişmiştir. Erken evlilik erkeğin kendisinde de gözetmesi gereken bir husustur. Genç yaşta evlenen çiftler birbirlerini tanıyarak büyür ve ahenk yakalarlar. Medeniyetlerde her nesil kendi taşını koyarak kültürleri ve gelenekleri canlı kılmıştır. Ne kadar çok nesil üretilirse demografik yapı da o denli güçlenir. Erken evlilik torununuzun torununu görmeyi mümkün kılar. Ailenizin mukavemetini ve gücünü arttırır. Tek çocuk yapmak bu anlamda cinayet sayılır. 2 kişinin kendilerinden sonra arkalarında tek kişi bırakmış olmaları birinin öldürülmüş olmasıyla açıklanabilir. Erkeğin her kadından 3+ olacak şekilde çocuk yapması ve imkan el verdiğince 4 evlilik yapması en ideal olanıdır. Memleketimin kümülatif nezaketinin bir tezahürü olarak şu veciz söz durumu çok iyi özetliyor: "Çok hoy göresun, bin baş olasun". Erken evliliğin haramdan alıkoyması anksiyeteyi azaltması gibi çoğaltabileceğimiz başka faydaları da var ama şu ilginç örneği vermek istiyorum. Hücre bölünmesinin gereği olarak Dna bölünmelerinde kopyalanan zincir (Adenin-Timin, Guanin-Sitozin) eşleştirmelerinde hata veyahut kayma meydana gelirse "missmatcing repair" denilen bir mekanik üzere bu hataları ve yanlış eşleşmeleri tamir için Rna tabanlı belli bir enzim görev alır. Lakin bu enzim C*G üçlü kodlamalarını algılayamadığı gözlenmiştir. Eğer Dnanızda CAG hatalı kodlarından 33'ün altında tekrar bulunmuşsa sizde bir problem gözlenmemekte. Normal bir insanda bu kod 15'in altında seyrediyor. Bu sayı 33'ün üstünde ise Huntington denilen amansız bir hastalığın önlenemez ağına yakalanıyorsunuz. Erkekler sürekli taze sperm üretmekte oldukları için ilerleyen yaşlarda CAG tekrar sayıları artmakta ve ileri yaşlarda çocuk yapan erkeklerin çocuklarının bu hastalığı daha sert bir şekilde geçirdiği görülmüştür. Erken yaşta evliliğin faydası olması hasebiyle ilginç bulduğum bir örnek. 

Keyfi bir madde olsa da eklemekte bir beis görmediğim yedinci kriter zeka olacaktır. Zekanın çocuğa aktarımında kadının genlerinin daha büyük bir rol oynadığı görülmüştür. Ulaşılması zor da olsa peşine düşülmesi gereken bir özellik olduğu kanaatindeyim. Hayatı paylaşma anlamında da hayatı daha keyifli ve yaşanılabilir kılacak çok özel bir niteliktir kadının zekası.

Son olarak erkeğin kadınlara karşı her anlamda ihtiyatlı davranmalarını öğütleyeceğim. Yiğitlik, onur erkek karakteristik sıfatlardır. Kadınlar bacaklarının arasında herkesin bir şeyler sokmak istedikleri bir delikle dünyaya gelirler ve fiziksel olarak zayıflardır. Fiziksel yetersizlik kadını problemlere direkt yaklaşmaktan alıkoyar. Dolayısıyla çok farklı yöntemlerle kavgalarında mücadele verirler. Erkeğin anlayamayacağı incelikle iç pazarlıklar yaparlar. Yalan ve manipülasyon da herhangi bir yahudi kadar mahirdirler. Bu sebeplerden mütevellit onlara karşı tedbir kesinlikle elden bırakılmamalıdır. Art niyetli bir kadın, hiç belli etmeden bir erkeğin itibarını ve hayatını yavaş yavaş acınası hale getirebilir. Paçanızı sakın ola kaptırırsınız.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Notlar: Bir Zamanlar Sevdiklerim

Notlar: Soliptik Enaniyet

An